Xəbər no:9 10-işıq ayı 33-cü il (10.05.2011)
   
  İNSANLAŞIN - İNSANLAŞDIRIN !
  Asif ata kimdir? (türkçə)
 
"Yüreğinizde Güneş Olsun!" o zaman en soğuk havada bile, üşümezsiniz; en sıcak havada bele tentimezsiniz, canınız sıkılmaz!" İnam Ata halkla görüşlerine çok zaman bu sözlerle başlardı.

Ata geleneğini yaşatmak Atalının borçudur.

Yüreğinizde Ata Güneşi Olsun, istekli soydaşlarımız ve insan kutsallığı, özgürlüğü arayanlar!

   (Asif Ata) - Efendiyev Asif Kasım oğlu ( 25.IX.1935 - 5.VI.1997 ) - Kuzey Azerbaycanın geçmiş Gazah mahalının Çaykent köyünde, öğretmen ailesinde doğmuştur. Dedeleri ruhani olmuşlar. 

İnam Ata ilk eğitimini doğulduğu köyde almış, orta okul eğitimini Gence kentinde devam etdirmiş, 1951-de Ağstafa kentinde bitirmiştir. 1957-de M.Gorki adına Moskova Edebiyat Enstitüsünü bitirmiştir.

Hem orta, hem yüksek öğrenim, başlıca olarak iki bakımdan onu hiç zaman kane etmemiştir: 1)Toplumun, bilimin, dinin, tarihin insana münasebeti bakımından; 2) Dünya tarihinde Doğuya, Türk ırkına yad münasebet ve Doğunun da bununla barışması, Azerbaycana hiç yer vermemesi bakımından.

Bu duygular onda yüksek öğrenim (daha doğrusu, doyumsuz okuma) yıllarında daha da güçlenmiştir. Şahsıyetinin yarandığı hemin yıllarda İnsan problemine daha çok ilgi göstermiştir. Bu ilgiyi ödemek için en eski çağlardan özüne kadarkı bütün filozofları, felsefe mekteb ve akımlarını, felsefe tarihini, bütün dinleri ve din tarihini, bütün edebiyat tarihini, bütün mitolojini, musikini, poetikanı, tarihin özünü ve b.k. öğrenmiştir. Onun fikrince, bütün bunlar - özlerinin olumlu yönleriyle beraber birbirinden az ve ya çok farklansalar da, onlarda daim böyük, kökenli bir çatışmazlık, buçukluluk olub: İnsana münasebetin yanlışlığı, bütöv olmaması, en başlıcası ise insana inamsızlığı. Tarih boyu beşer aklı insanı ya ideaların gölgesi, ya öz cisminin gölgesi, ya özündenkenar iradenin kör icraçısı, Allahın, Şehvetin, Üretimin kulu sayıyor; kah ondan elini bütünlükle üzüyor, ona inamını büsbütün yitiriyor, kah ona acıklı yanaşıyor, kah onu söğüp aşağılıyor; ona kah acıyor, kah acıklanıyor... Bütün bunların son ucunda dinler siyasetin aletine dönüşmüş, felsefe insanlara etkisini yitirmiş, toplum faydaçı olmuş, insana inam ve insanın özüne inamı yok olmuştur; beşer öz ezeli, ruhani mahiyetinden sapmaktatır. Ona göre Dünya global felaketlerle yüzyüze kalmıştır; beşerin sorunları çözümünü bulmuyor ki, bulmuyor! İnam Ata bunun nedenini de, çözümü yolunu da İnsana bağlıyor ve onda bütün beşeri sorunlar için anahtar olası bir talim yaratmak fikri baş kaldırıyor. Bu, Mutlaka İnam felsefesinin ilk rüşeymidi.

Bu uyanış meşhur ve başıbelalı “Tenkit ve zamane” makalesi ile (“Literaturnıy Azerbayjan” dergisinin 11-nci sayı, rus dilinde, Bakı, 1959) Azerbaycanda özünün ilk yankısını verdi. Bundan sonra genç İnamin inatlı, esinli ve kadağalı, yasaklı Yol yaratıcılığı başlıyor – Mutlaka İnam Yolu!

İnam Ata yaratıcılığa edebiyat eleştiricisi kibi başlamıştır. Onun yaratıcılığı bir neçe yöndedir:

1 ) İnam Ata Ruhaniyatı (45 adda Kutsal Kitap, 7 Kutsal Kelam; makaleler, izharlar, hakikatlar, ruhani höküm ve belgeler... );

2 ) İnam Atanın Mutlaka İnam Ocağı ;

3 ) İnam Atanın Ocak Törenlerindeki İzharları;

4) İnam Atanın saysız, yayınlanmamış ve röportaj ve makaleleri ;

5 ) İnam Atanın eleştiriciliyi;

6 ) İnam Atayla temasda olmuş onlarca Ocak Evlatının ve Ocakseverin ömründe, gözlem ve yazılarında Atanın izi... Bunların hepsi bir noktada birleşiyor:

İnsana derinden inam, mutlak inam, insanın kutsal ruhani varlık sayılması.

İnsana bu derecede inanmak, onu bu kadar ilahileştirmek için insanı tanımak, bilmek talep olunuyor. Ömrünün 30 yılını arasıkesilmez, durmadan, sistemli, maksadlı, esinli, aşıkcesine kitap okumaya sarf elemiş İnam Ata ister tarih – bilim - felsefe - din - edebi - bedii, isterse de canlı insanı derinden, bütünlükle öğrenmişti. Bu, ona Ocak tarihinin hele pek ilk yıllarında (1980-de) “Ocak Meramı” izharında: “XX yüzyılın baykuşları İnsana İnam Bayrağını çeğnemeğe, ayaklamaya çalışıyorlar. Biz hemin bayrağı başımızın üzerine kaldırırız” yazmağa imkan vermişti. O, anlamıştı ki, insan, derine gitdikce güzelleşiyor: onun ulvilikleri yüzde değil, derinliktedir; insana inanmayanlar - onu derinden öğrenmeyenlerdir. Demek, Atamızın insana sarsılmaz inamının akıde seviyesine yükselen sarsılmaz da özülü vardı.

Böylelikle, İnam Ata insanla ilintili bilimleri, bilgileri, talimleri özüne kadarkı yanlış özüller üzerinden alıp insanı Mutlak İnam özülü üzerinde kurdu .

Toplum kötüdür? - Sebep insandır!

Muhit kötüdür? - Sebep insandır!

Ortam kötüdür?- Sebep insandır!

Hayat kötüdür? - Sebep insandır!

Zaman kötüdür?- Sebep insandır!

Mekan kötüdür? - Sebep insandır!

Dünya kötüdür? - Sebep insandır!

Aile kötüdür?- Sebep insandır!

Üretim münasebetleri kötüdür? - Sebep insandır!

Milli münasebetler kötüdür? - Sebep insandır!

Dövletlerarası, uluslararası ilişkiler kötüdür? - Sebeb insandır!

Ekoloji kötüdür?- Sebep insandır!

İnsan kötüdür? - Yene sebep insandır!

Toplumu, muhiti, ortamı, hayatı, zamanı, mekanı, dünyanı, aileni, üretim münasebetlerini, ulualararası münasebetleri, ulusal münasebetleri, ekolojini, insanın özünü kim değişip yakşılaştıracak, güzelleştirecek? İnsan, yalnız insan!

Demek, ümit insanadır, bakışlar da insana yönelmelidir. İnam Ata İnamının başlıca harayı burdan kaynaklanıyor: “Beşerin necatı insanlaşmaktatır. İnsanlaşın - İnsanlaştırın!”

İnam Ata İnamında İnsanın tanımı-tayini böyledir: “İnsan - özünde Mutlaklık taşıyan, bu sebepden de Ortamdan, Muhitden, Toplumdan üstün olan, Mutlaklığa can atan ve Mutlaklaşmaya kadir olan Ruhani varlıktır” (İnam Atanın “İnsanilik” Kutsal Kitapındakı 817 -ci Hakikat)

İnam Ata İnamçılığında “ruhani varlık” deyimi -“mutlak inamlı, mutlak idraklı, mutlak maneviyatlı, mutlak iradeli şahs, insan“ anlamındadır.

İnam Ata İnamçılığında çox işlenen, bütün anlayışların başında gelen MUTLAK ne demekdir? Ata özünün “İnam” eserinde Mutlakı böyle tanıtıyor: “Mutlak - bugünde belirtileriyle, ebedi Sabahda bütöv mövcutluğuyla ortaya çıkan, nispi olayların içerisinde yaşayan, ancak onlara sığmayan, onları özlerinden kenara çıxarıp özüne yakınlaştıran, Dünyaya, Hayata, İnsana Yüce İç Küvvet, Yön ve Ölçüt olan bir Küdretdir” (İnam Ata. Mutlaka İnam, Bakı, 1999, sayfa 68.) İnsan içinde Mutlak taşıyor ve bu “seçkinlere“, bir kısım insana değil, bütün insanlara aittir. Öz içindeki Mutlaklığı, yani özünün ilahiliyini ve kadirliyini alğılamak, ona yetmek için insan yol gitmelidir. Bu, “doğal insandan“ ruhani varlığa keçiş, özünü, özümlüyünü yaratma aşamasıdır. İnam Ata bütün beşeri belaların kökenini bu keçişin ya hiç keçmemesinde, ya da keçişte baş veren, oluşan yanlışlıklarta (o sıradan dini, felsefi, kamusal - siyasi ve b.k. öğretilerde) görüyor. Ve felsefenin görevlerini Özünün “İnsan” eserinde bu ardıcıllıkla belirliyor....

“ “İnsan dünyada kimdir, dünya insan için nedir?“ Felsefenin birinci sorusu budur. “İnsanın Mutlaka, ideala münasebeti nedir?!” Felsefenin ikinci sorusu budur. “İnsanı ideala yakınlaştırmak için ne etmek gerekdir?” Bu üçüncü soruda felsefenin peygamberlik sıkleti, ağırlığı ortaya çıkıyor. “İnsanın toplumda yeri, durumu, yazgısı nicedir?” Bu, felsefenin dördüncü sorusudur. “İnsanın öz asilliğine dönmesi için ne gerekdir?“ Bu, felsefenin beşinci sorusudur... Bir sözle, felsefe insan akıbetini yorum, tahlil ve tayin eden bilgeliktir.” (Mutlaka İnam, sayfa 27) İnam Ata yalnız filozof değil, Özünde filozoflukla peygamberliği birleştiren büyük tarihi şahsıyyettir. O, hem idea – Mutlaka İnam, hem de onu gerçekleştirme vasıtası olan Ruhani Ocağı yaratmıştır. Mutlaka İnam Ocağı - İnam Ata Peygamberliğinin gösreticisi, belirtisitir. “gerçeklikte ... nispiyle beraber yaşayan Mutlak – peygamber kanununda nispiden temizlenmiş şekilde... biliniyor. Peygamberlikde Ruha has olan üç etmen: Mutlak düşünce, Mutlak duygu ve Mutlak irade öz parlak gerekliğini buluyor“ (Mutlaka İnam, sayfa 141)

Ata ÖZ Ruhunun bu üç yönünün birliyi sayesinde zamanında çalıştığı Azerbaycan Devlet Universitesinde ”Etik ve estetik terbiye klüpü”nü yarattı (1975-ci yıl) , sonra onu Mutlaka İnam Ocağına çevirdi (1mart 1979). Ocağa Evlatlar getirdi, onların birleşib Ruhani Uyanış işi yapmaları için Ocak Aileleri biçimini düşünüp buldu; bir gün bile, ara vermeden, durmadan 18 yıl özü başçılık ederek, ona dönmez, sönmez özellik verdi; Ocağın bütün iç yaşam - iş kurallarını, gelecek Ruhani Birliyin esas kanunlarını cızdı. Felsefenin yukarıda dediğimiz üçüncü ve beşinci sorularına yanıt veren çalışmalarını ömrünün son gününe kadar devam ettirdi. Atanın öz işi Onun “Cevher” eserindeki “Dönme” harayının yönünde idi.

Ocak, yukarıda dediğimiz kibi, İnam Atanın canlı eseridir, keşifidir; Onun İdealarını gerçekleştiren ruhani direniş, kavğa kurumudur. Ocakçılar Atanın Evlatları sayılıyor ve “Atalı” soyadı taşıyorlar. Onlar Ailelerde birleşiyorlar. Her Ailenin Temsilcisi var - o, Ailede Atanın Timsalı sayılıyor.

Ocağın her bir Evlatı da İnam Ata irsi, yaratıcılığıdır. Onun günü Mutlakla Temas ve Ataya Rica ile başlıyor, yeni İnam Ocağı öz hayat tarzi, tarihi ve takvimi ile yaşıyor.

Ocağın işi Törenler, Bayramlar, Ailelerin aylık Aile Günleri, Fikir Evleri, Amaçlaşma - Yakınlaşma Günleri, sohbetler, dersler, seferler, televizyon ve matbuatla iş, kitapçılık (yazarlık ) ve b. k. vasıtalarla gerçekleşiyor; ”İnsanlaşın...İnsanlaştırın” harayı yönünde. Hemin işi diyor ki, fevkeltabii, yeni mövcut olmayan küvvetleri temsil eden Din - İnsanın hasletinde yaşayan İnamla; insana karşı iş tarzi olan Siyaset - insana yakın olan Ruhaniyyatla bedellenmelidir; geçici ve nispi değer olan Maneviyata hizmet etmelidir - çünki beşerin kurtuluşu bundadır.

Mutlaka İnam - türk idrakının yarattığı ümumbeşeri değerdir. O, Doğusal dünyabakışına esaslanıyor; ancak zamanından, mekanından, ırkından asılı, bağımlı olmayarak, bütün ölmez beşeri değerlerin yiyesi, sahipi kibi özünü sunuyor. Onu yaratıcısı İnam Ata özünü daim “Türk Peygemberi”, Mutlaka İnamısa “Türk İnamı” adlandırıyordu.

İnam Atanın Mutlaka İnam Ocağı insanları bireysel emekçi mülkiyete, minimal geçime, sosial beraberliye, milli benzersizliye, Ruhani Devlete, Gelişme yoluyla ruhani - insani Dirçelişe, Kalkınmaya sesliyor; başka sözle, ruhani kavğaya, direnişe çağırıyor ve ulaştırıyor...

İnam Ocağının Evlatı olmak - böyle bir beşeri işe hizmet etmekdir.




Atamız Var olsun!
 
  Bugün 9 ziyaretçi  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol